Küreselleşmeye Genel Bakış

18/02/2023

Dünya Burjuvazisi 1789 Devrimi sonrası, çeşitli sosyal-ekonomik ve siyasal değişimlere uğradı. 19. ve 20. Yüzyıl burjuvazi açısından, bu değişimleri, yönlendirmek ve kendi egemenliklerini pekiştirmek için çalışmalar yapmakla geçti.

Feodal dönem ardından üretim araçlarında yaşanan gelişim –manifaktür, pre-kapitalist- sonrasında; eşitlik, özgürlük, kardeşlik sloganlarıyla, orta ve alt sınıfları peşi sıra sürükleyen, burjuvazi Fransız devrimini gerçekleştirdi. Aslında her şey bu tarihten sonra başladı. Daha fazla eşitlik, özgürlük ve kardeşlik isteyen büyük kitlelerle, bu istekleri yönlendirerek iktidarını pekiştiren burjuvazi arasındaki, uzlaşmaz -antogonist- emek sermaye çelişkisi her geçen gün yoğunlaştı. 1848 Mart ve Ağustos ayları arasında yoğunlaşan işçi sınıfı mücadelesi, metropol kapitalist ülkelerin sömürge coğrafyalarında köleciliğin yasaklanmasını sağladı. Ayrıca bu mücadele sonucunda kadın hakları konusunda da pozitif gelişmeler kaydedildi. 1871 yılında, kurulan ve aynı yıl içerisinde, Prusya destekli Triers orduları tarafından yıkılan Paris Komünü, 1917 Ekim devrimine ışık tuttu.

Fransız Sosyalizmi, Alman Felsefesi ve İngiliz ekonomi politiğiyle tüm insanlık tarihinin yarattığı birikimi harmanlayan Karl Marx, Diyalektik Materyalizmi ortaya koydu. Bilimsel ve tarihsel materyalizm; 71 gün süren Paris Komününe ve 70 yılı aşkın süren ekim devrimine yol gösterdi. 1989 Yılında Berlin Duvarı'nın yıkılmasıyla, Burjuvazi bir kez daha zaferini ilan etti. Paris Komünü ve Ekim Devrimini bir kez daha yaşamak istemeyen burjuvazi, örgütlenmelerini daha sağlam oluşturdu. Örneğin günümüzde; dünya üzerindeki ülkelerin %90'ı (183 ülke) IMF'e bağımlı durumda. Bu devletlerin ekonomik ve siyasal bağımlılığını ortadan kaldıran bir durum. IMF Ulus devletlerin merkez bankalarını dolayısıyla; sosyo ekonomik, siyasal ve kültüler yapılarını kontrol ediyor. Ulus devletlerin merkez bankalarında IMF'in kendine ait odaları bulunuyor. Burjuvazi; NAFTA, MASTRİCH ve ASİENTO Anlaşmalarıyla üç kutuplu bir dünya yaratıyor. Avrupa Birliği Euro bölgesini oluşturdu ve tek paraya geçti. Avrupa Uluslarının simgesi olan paralar artık Euro kimliğinde tek bir Avrupa oluşturdu. Doğu Avrupa olarak tariflenen bölgenin de buraya dahil edilmesi için ise, Yugoslavya'nın altı parçaya ayrılması gerekiyordu. Tabi ki 1990'larda o da halledildi.

Üç Kutuplu Dünya ve MAİ

Uluslararası sermaye tarafından şekillendirilmeye çalışılan "üç kutuplu dünyanın anayasası MAİ Anlaşmasıyla ete kemiğe büründü. Ulusal devletlerin iç hukukunu hiçe sayan MAİ Anlaşması Uluslararası Şirketlerin Hukukunu Ulus Devletlerin Hukukunun üstüne çıkardı. Var olan Üretim İlişkileri toplumlara yetersiz geldiği noktada, devrimler –toplumsal dönüşümler- ortaya çıkar. Feodalizmden Kapitalizme geçişte yaşanan süreç bunu bize son derece açık bir şekilde ortaya koyuyor. Bu toplumsal dönüşümler esnasında sisteme dönük eleştiriler yalnızca soldan gelmeyebilir. Gerici eleştiriler de yapılabilir. Günümüzde, yaşadığımız coğrafya da ortaya çıkan gerici – faşizan yükselişin bir sebebi de sistem eleştirisine ortak olmaları ve hatta seslerini daha fazla duyurabilmeleridir.

1989 Berlin Duvarı'nın yıkılmasıyla 1917 Ekim Devrimi'nin rövanşını alan burjuvazi, Metropol Kapitalist Ülkelerde bile, sosyal haklara dönük şiddetli bir saldırı başlattı. "İki Kutuplu" dünyada denge siyaseti izlemek zorunda kalan egemenler, "Tek Kutuplu" dünyada eşi benzeri görülmemiş bir saldırı dalgası oluşturuyorlar.

1950'lerde, Avrupa'da FAST (Avrupa Teknolojik Araştırma Merkezi) kuruluyor. Bu merkez de yapılan araştırmalar sonucunda; 1950 – 1965 yılları arasında ulusal şirketler hızla uluslararası şirketlere dönüşüyor. Dünya 2.7 milyon işçi çalıştıran uluslararası şirketlerce yönetiliyor. 1975 yılına kadar bu şirketler daha da gelişiyor. 1975 –1983 yılları arasında evlilikler başlıyor. ABD'deki bir işçiyi, bir japon yönetiyor. Fast'ın açıklamasına göre bu dönem Pax- Amerikana'dır yani şirketlerin "ulussuzlaşması"...Globalizasyon yaşanan bu sürecin sonucudur. Dünyada şu anda 200 büyük firma 37.000 küçük firmayı aşağıya itmeye çalışıyor. Eğer böyle devam ederse; 2025 yılında 200 - 300 firma ayakta kalacak. Japonya'da dört, Kore'de iki banka 2025 yılını görebilecek. Tabi ki, küreselleşme ve globalizasyon süreci aynı hızla devam ederse…

Dünya'yı yöneten 2000 Firma dünya gelirin 1/3'ünü gasp etmiş durumdadır. Borsalarda yılda 21 trilyon dolarlık spekülasyon yapılıyor. Bu G 7'lerin üretiminden 1.5 kat daha fazlası. Bu trilyonlar, 1997'de Uzakdoğu-Rusya- Latin Amerika ekseninde baş gösteren krizde, bu ülkelere akıyor. Ve burjuvazi bir veriyor 1.5 alıyor. Her gün dünyada iki trilyon dolarlık kumar oynanıyor. George Soros bu kumarda yalnızca, bir gecede -uçak yolculuğunda- 1 milyar dolar kazanmıştır.

İran Devrimi'nin Önderi Humeyni, ABD'yi tek emperyalist güç olarak nitelerken hatalıdır. Karşımızda uluslararası şirketlerin ulus tanımayan global politikaları çıkmıştır artık. Alman-ABD Emperyalist çelişkisi geçersizdir. Humeyni – Saddam Savaşı Alman – Amerikan silahlarıyla yapılmıştır. Halepçe Katliamı ise ABD ve Alman kimyasallarının ürünüdür.

İlker Kaplan-blog
All rights reserved 2021
Powered by Webnode
Create your website for free! This website was made with Webnode. Create your own for free today! Get started