Sosyal Medya Değişim

Egemenlerin sosyal medya ile sıkıntısı bitmiyor bitmeyecek gibi görünüyor. Çünkü bu mecrada dolaşan verilerin bir çoğu iktidarın toplumu baskı altında tutma aygıtlarına bir başkaldırıyı ifade ediyor.
Louis Althusser'in "İdeoloji ve Devletin İdeolojik Aygıtları" kitabını üniversitede okumuştuk. Devletin ideolojik aygıtlarının; aile, okul, kilise-cami ve "yandaş akım medya" aracılığı ile yeniden üretildiğini ve toplumun sürekli bu şekilde maniple edildiğini değişik argümanlarla anlatıyordu. Ancak günümüzde bu ideolojik aygıtların sosyal medya ile genel olarak da internet ile parçalandığını söylemek gerekiyor. Kontrol edilemiyor. Gerçekler her ülkede, her eve kadar yayılabiliyor. Türkiye'de de yönetimler ideolojik aygıtları toplumu maniple etmek için kullandılar. Ancak teknolojideki gelişim ve bilişimin her eve girmesi ile herkesin kendi medyasını yaratması ve fikrini doğrularını anlatması ile onlarda zor durumda kalmış görünüyor. İkide bir çıkıp kürsülerden "sosyal medya" kısıtlamalarından bahsetmeleri, bunu kanıtlar nitelikte.
Sosyal Medya Etkisi Görünenden Fazla
Sosyal Medya paylaşımlarınızı görenler ve etkileşimde bulunanlar arasında çok büyük fark olabilir. Bu durum sizi üzmesin. İletişim bilimi söylüyor ben söylemiyorum. Üzülmeyin fikrinizi açıklamaktan korkmayın. Geri adım atmayın.
Örneğin sosyal medyada sizin için çok önemli bir şey paylaşıyorsunuz, ve bu paylaşımınızı beş bin kişi görüyor ama sadece yirmi kişi "like" atıyor J ya da "beğeniyor" diyelim. Buna iletişimde "yüzde bir kuralı" diyoruz. Dijital içeriklerle girilen iletişim, etkileşim ve viralleşme oranı bu… Ortada üzülecek kırılacak bir durum yok .
Araştırmalar gösteriyor ki; bir toplum veya topluluktaki tüm kullanıcıların yalnızca yüzde biri içerik üretir, yüzde onu bu içeriklerle etkileşime girer, yüzde seksen dokuzu da; okur, izler, dinler, güler, kullanır, faydalanır ama hiçbir şekilde etkileşime girmez. Bu toplumun genel yapısı ile ilgili bir durum. Hadi biraz esnetelim değişik mecralarda; etkileşime girme oranı yüze 1 - 3 arasında değişir.
Bu aynı zamanda bir sürü psikolojisi ve sosyolojik
sebepleri var. Tek bir şeyi unutmasak yeter:
Biri bir paylaşımınızı beğendiğinde illa da
gerçekten beğenmiş olunmuyor. Kapsamlı makalelerde böyledir çoğunlukla. Beğen
butonuna basanların çoğu makaleyi okumaz. Tam tersi de geçerli: Paylaştığınız
şeyi okuyup, izleyip, faydalanıp da "beğen" butonuna basmayan kişiler
aslında çok beğenmiş olabilirler de bunu belli etmek istememiş olabilirler. Sosyal
medyada beğenilme ihtiyacı hissetmek doğal
ama bunu abartmak hastalık belirtisi. Faydalı olduğunu düşündüğünüz şeyi
paylaşmaktan çekinmeyin. Kaç kişinin "beğen"e bastığını da boş verin.
Düşüncelerinizi açıklamaktan korkmayın.
Fikri hür vicdanı hür ve irfanı hür olmak …Günümüzde en çok ihtiyacımız olan olgu belki de…