Dünyayı Sarsan Salgınlar

İnsan türü binlerce yıldır farklı bakteri ve virüslerle - tanışıyor- savaşıyor. Dünyadaki en etkili ve en çok can kaybı verdiğimiz "savaş" virüs ve bakterilere karşı verdiğimiz savaş…
Örneğin Çin'in güney batı bölgesinden yola çıkan Yersinia pestis bakterisi –Kara Veba- , 6. Yüzyılda 300 milyon olan dünya nüfusundan, 1/3 ünü -100 milyonunu- öldürdü. Aynı veba 14. Yüzyılda 400 milyon olan dünya nüfusunun, 1/8 ini, -50 milyonunu- öldürdü. Sırf ortaçağ tarih diliminde, 150 milyon insan öldü. Bu da toplam dünya nüfusunun o dönem – binyıllık dilimi içerisinde - 1/3 üne tekabül ediyor. Aynı Yersinia pestis - kara veba -21. Yüzyılda yani günümüzde; yılda 2000 kişiyi hayattan koparıyor. Yani hala varlığını sürdürüyor. Günümüzde çok sık adını duyduğumuz; Covid 19 -Coronavirus adıyla- 1937 yılından bu yana bizimle aslında... Binlerce yılda bizimle olacak. Genetik kodlarımızla tanışıp arkadaş olacak J Birbirimizi sevmesekte bir arada yaşayacağız. Daha önce ortaya çıkan bakteri ve virüslerle bir arada yaşadığımız gibi… Bazı "facebook atarı" cümleler gibi "Bizi öldürmeyen "virüs" daha da güçlendirir" diyeceğiz J
Hayvandan insana ve sonrasında; insandan insana bulaşarak ölümlere sebep olan "grip" vakalarının yüzyıldır önemli kayıplara sebep olduğunu biliyoruz. Bunları kronolojik olarak sıralarsak;
*İspanyol gribi olarak bilinen ve 1900-1950 arasında etkili olan en çok kırımı da 1918 senesinde gerçekleştiren virüs türü de "kanatlılardan" insanlara geçmişti. Hayvanlardan insanlara mutasyon geçirerek bulaşan ve ölümcül hal alan bu tarz virüsler dönemsel olarak periyodik salgınlara yol açmaya başladı. Örneğin 1918 yılında dünyayı saran "İspanyol gribi" 50 milyon insanın canına sebep olmuştu. Bu salgın 1900 – 1950 yılları arasında yaşanan iki büyük paylaşım savaşının raklamlarına yaklaşan sayıda insanın hayatını kaybetmesi anlamına da geliyor. "İspanyol Gribi" olarak bilinen kanatlılardan insanlara geçen virüsün yol açtığı "pandemi" yüzyıl boyunca değişik şekillerde insanların karşısına çıkıyor. Bu pandemi de de İnsanların akciğerleri iflas ediyor ve yine nefessiz kalarak ölüyorlar. Bilim insanları; yüzyıldır yaşanan bu salgınların tümüne "ınflueanza pandemisi" adını veriyor.
*1957-1960'lı yıllarda yine "kuş ve domuz gribi" bir milyon insanın can kaybına sebep oldu.
*1968 – 1970 "Kuş gribi" 750 bin can kaybının oluşmasına yol açtı.
*1970 – 2000 Kuş ve Domuz gribi 7.4 milyon insanın hayatını kaybetmesine sebep oldu.
Peki bu gün kimine göre "abartılı" yaşadığımız küresel panik ve telaşın sebebi ne?
İşte Dünya Sağlık Örgütünün (WHO) "Kıyamet Senaryosu !!!"
2005 yılında yayınlanan National Geographic'in ekim sayısında işlenen 'Kuş gribi' dosyasında görüşlerine başvurulan Vietnam - Ho Shi Minh Tropikal Hastalıklar Hastanesi Doktoru ve Kuş Gribi Uzmanı Jeremy Farrar : "Gelecekte insanlık – hayvandan insana bulaşan ve insandan insana geçerek yayılan bir virüs ile karşılaşacak. İşte o zaman gerçek bir pandemi ile yüz yüze gelecek. Çünkü bu daha önce de yaşandı" demekteydi. Haklı çıktı. Çünkü bu sözü söylediğinde -birkaç yıl önce- dünyayı etkisi altına alan "kuş gribi" ile mücadele eden en etkili hastanenin önemli doktorlarından birisiydi. 15 yıl önce bir doktorun söylediğini şimdi yaşamaktayız. Bu doktor konunun uzmanı ve bilimsel verileri değerlendirme yetisine en hakim kişilerden birisi. Ancak 15 yıl önceden bu tarz bir salgın yaşanacağı bilindiği halde dünyayı ve bizi yönetenler bunun tedbirlerini aldılar mı ? Bu büyük bir soru işareti. Yerküreyi, aynı gökyüzünü paylaşan bizler bu soruyu kendimize ve bizi yönetenlere sormak zorundayız.
Eğer, Vietnam - Ho Shi Minh Tropikal Hastalıklar Hastanesinin o dönemdeki Doktoru ve Grip Uzmanı – aynı zamanda Oxford kökenli Jeremy Farrar'ın 15 yıl önce dile getirdiği "pandemi" bu ise o zaman yine aynı tarihlerde dünya sağlık örgütünün bu pandemi ile ilgili tuttuğu projeksiyonda küremizde; 180 ile 360 milyon kişi arası insan kaybı olacağı varsayılıyor. Hepimizi korkutan da bu rakam. Ayrıca son dört aydır COVID – 19'un "yayılma hızı" ve "insan kaybı" oranlarına baktığımızda WHO'nun, yıllar önce çizdiği tabloya doğru ilerlediğimizi görüyoruz. Bir gerçeği göz ardı etmemek gerekiyor. Aslında dünya üzerinde grip her yıl 500 ile 600 bin insanın ölümüne sebep oluyor o kadar da masum bir hastalık değil. Gribin bu çeşidi ise; hiç masum değil.
Grip virüsü genetik bilgilerini sekiz ayrı RNA segmentinde taşıdığı için; farklı alt tipler bir araya geldiğinde GEN değiş tokuşu yapmaları kolay oluyor. Sonuç yeni yetilere sahip virüsler. Bu durum sorunu çözen "aşının" bulunmasını geciktiriyor. Sıkıntı, korku ve panik te burada başlıyor. İlacı olmayan hastalık herkesi korkutur.
Dünyayı korkutan diğer etken
Covid - 19'un yayılma hızı
Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid - 19 virüsü, ülkemizde de etkili olmaya başladı. Konunun uzmanlarının açıklamaları; sokağa çıkmanın virüsün yayılmasını daha da artıracağı yönünde. Burada hepimizin bildiği "sosyal izolasyon" önem kazanıyor. Hijyen de bilinen bir durum. Herkes elinden geldiğince uyguluyor. Bu noktada ülkemizde alınan tedbirler hastalığın büyüme hızını %20'ye düşürürse; Nisan 2020'de "sağlık sistemimizin yatak kapasitesi" aşılacak. Alınan tedbirler yüzde ona düştüğü takdirde "sağlık sistemimizin yatak kapasitesi" Mayıs 2020'de aşılacak. Tabii bu Hastaların % 2,5 oranının yoğun bakım gerektireceği varsayımına dayanıyor. Bu oran Çin'de % 5 idi. İtalya'da % 8 . Şimdi düşünün Türkiye'de kaç yoğun bakım yatağı var? Kaç eleman var? Görünen o ki; Türkiye'de hastalığın yayılma hızı; Çin ve İtalya'dan daha hızlı ve yaygın olacak. Hastaların yoğun bakım gerektirme oranı, da % 5 ve üzerinde olacak. Bu bağıra bağıra geliyorum diyen bir felaket. Komplo teorilerini hepimiz biliyoruz ancak onları bir kenara bırakarak, bir gelecek projeksiyonu yapmak gerekiyor. Şu an alınan tedbirler yeterli görünmüyor. Ekonomik yardım kampanyaları dışında çok daha derin tedbirler almak gerekiyor. Ekonomik, Sosyal ve kültürel yeni tedbirlere ihtiyaç var.
Yukarıda saydığımız birçok madde ışığında; Covid – 19 virüsünün sıcak havalarda tutunamadığını söyleyen bilim insanlarının açıklamalarına güvenerek, yaz döneminde bu işin rutine döneceğini söyleyebiliriz. Yine aynı şekilde dünyada gelişen bilim ve teknoloji ışığında; aşının bulunacağını karamsar olmamak gerektiğini de söyleyebiliriz. İnsan bilmediği olgulardan korkar… Biz de Covid - 19'u öğrendikçe bu korkumuzu yeneceğiz. Bilime olan güven ve inancımızı bir kez daha pekiştireceğiz. İnsan türü olarak on binlerce yıldır birçok badireyi atlattık. Bunun da üstesinden geliriz. Kimsenin kuşkusu olmasın J